29 Nisan 2006

L.ye 1 kala



ingiliz cikolatasına turkish ismi, 2 bardak sütün yarattığı lezzet, biz degilmiydik onlar,o nefis lezzeti yaratan,bak bak bak,pek hosumuza gitmisti 3 yıl once bu bilboard,oysa daha bir ay once londondan donerken ne uzgundum,onu ozleme duygusu beni yiyip bitiriyordu, ama kısa sureligine( ya da uzun) donmeliydim istanbula, olsundu, ozlerdik birbirimizi ,gun gelir kavusurduk, artık gelmesine saatler kala,icimde ne bir heyecan ne mutluluk ne de sevinc, onun guzel yuzunu gorunce degisir mi biseyler ,yine olurmuyuz eskisi gibi ?

26 Nisan 2006

birthday boy Mr.L.


bu sene kendi etti kendi buldu, hiç hevesim yok hediye almaya ama bana londonda guzel bir dogumgunu yaptı, sıra bende,ne alsam ne yapsam, kaldı 4 gun, param az, e kalp de kırık olunca kafa basmıyo işte, şansa bak ilişki tazelemeli mi,bitirip gitmeli mi noktasına gelmiştim, bunun zamanlaması da L.nin doğum gününe denk düştü,yardım edin a dostlar ..

24 Nisan 2006

sosyallesme

bir cast ajansında foto cekimi, arkadasımın bebeğini ziyaret, tiyatrodaki arkadasları ziyaret, Garaj tiyatrosunda Ashura oyununu seyretme, Babylonda Stereolab konserini izleme, havuza gidip en az 20 tur yuzme, yeni ekiple senaryo yazma, park ormanda De la guarda'nın genel provasını izleme, başka cast ajansında sinir bozulması,Afife Jale ödül töreninde moral bulma,bir sosyallesme, bir aktivite, ya ben tembel balığın tekiyim, nerden kacıyorum da eve giresim yok, beyin ve vucut calışıp duruyor,meşgul ediliyor.Ayrıca bunların biraz da sorumlusu olan L.bey haftasonu tesrif ediyor... du bakali nolucak...

22 Nisan 2006

peki ya ask ?

ya o da giderse elden
öyle, hissetmeden..
yumusacıktan
acıtmadan
bahar VURDU
dan !
ölüyorum
yavastan......

19 Nisan 2006

yavastan..

suya girdim islandım,iyi geldi..
tunelin ucunda ısık goruldu,umut dogdu.
ben o ısığı bu karanlık tunelden daha once gectiğimde koymustum..e unutmusum..
kendi ısığımı kendim buldum, tozunu almak kaldı.
hayırlısı.....

(chloe ve sibella sizin ısığınız hic eksilmesin,saolun,varolun)

16 Nisan 2006

Sait Faik’in dediği gibi haritada bir noktayım.Nerdeyim,nereye gidiyorum bilmiyorum.Belki okyanusta bir damlayım.Yüzüyorum yüzüyorum sığınacak bir ada yok.Belki de çöl burası.Sarı,sıcak.Yürüyorum,yürüyorum,içecek su yok.Ne bir kara parçası ne bir yudum su.Nerde neyi yanlış yaptım bilmiyorum.Neyin diyeti bu .Hayatta herşeyin bir nedeni var ya, hani tesadüf diye bir şey yok.Bu durumumun sebebini, anlamını bulamıyorum.Belki kafam basmıyor belki de görmüyorum.Bir çocuk sahibi olacak zamanı geçirdim işsizliğimde.Keşke çocuğum olsaydı diycem.Yok.Diyemiyorum.L.bana destek olamıyor.Ne çocuğa hazır ne de işsizlik bunalımımı anlıyor.O’nu da kaybediyorum sanki ve bunu çok da umursamıyorum.Hani aşk iyi günde kötü günde efsanesi? Belki uzakta,ama bir çift destekleyici lafı bulmakta zorlanıyor.
Ben istedim Londrada daha uzun zaman geçirmeyi,geçen sezon çok yorulmuştum,birkaç ay dinleneyim,ordaki hayatımın,evimin keyfini çıkarayım dedim. 2 ay sonra tam bir yıl dinlenmiş olacağım.Ama şimdi çok daha yorgunum.Oyle bir sektor ki bu gosteri dunyası, oyuncu milletinin egosu daha buyuk,alkışını alacak,sahnede değilse tv de olacak.Kariyerden geçtim,sağlıklıysan parayla mutluluğu satın alabiliyorsun ey okuyucu.O eski camlar bardak oldu.Kira ödenmeli.Ekmek de bedava dağıtılmıyor biliyorsun.
Yarın su terapisine başlıyorum.Şehrin en iyi havuzu eski üyeliğim hatırına bana kıyak yaptı.Kuruyan ruhumu suya sokucam.Çitileyip kurutucam..Gerisi...Allah kerim..

13 Nisan 2006

missing him..

we have a long distance relationship.Its hard.Really hard.Different cities.Different countries.Missing him makes me feel upset.I am so lonely without L.Going to bed,sleeping,waking up,eating,drinking is just meaningless.Are you there my lovely ? can you hear me? Oh I know
, you are so english.You wouldnt like to show your feelings.Just opposite of me.I have ups and downs.You are pragmatic.I am colourful.You are black and white.In it my dear ?You are not ready to have a baby.Career.Money.Bla bla bla.What about me? I am getting old.So fast.Dont grudge me this.I want one..
Missing you makes me feel down.Pessimistic.Sad.Depressive.I am stronger when you are next to me.I am the king of the world when you smile at me.You ve got the best smile in the world.Melting me..
missing him makes me feel like a poet.I can write down here some romantic words.Doesnt matter we both dont like poems.
I love watching him when he gets up in the bed,yawning,cuddling me,like a baby.
missing you makes me feel stronger,I know I ll see you soon..
distance might make us weak,we might argue on the phone but this doesnt change anything,you know me you know I am emotinal..
I dont wanna seem like a silly girl,ok last words,
he is my heart.he is my all..everything will be great,soon very soon..

12 Nisan 2006


yemek istiyorum bu papatyaları,oyle seviyorum,onlarla uyumak ,uyanmak,banyo kuvetine koymak,koridora serpmek,evin butun girintilerine yerlestirmek istiyorum.20 yıl once olsaydı falına bakardım, ama artık kahve falı bile baktırmıyorum,olacakları biliyorum cunku.Hersey iyi olacak.L. daha az bencil,ben daha anlayıslı olucam.Bir cocuğumuz olacak.İstediğim işi ,istediğim parayla kabul etme luksum olacak.Evin damı akmıycak,bisikletle boğaz kıyısında dolasırken kimse cekil yoldan diye kornaya basmıycak ,istersem Londrada istersem İstanbulda yaşıycam,annem vicdan azabı yapmıycak,onlar ,ben ve sevdiklerim hep sağlıklı ve mutlu olucaz,falına bakmadığım papatyalar soyledi,onların yalancısıyım..

10 Nisan 2006

haftasonu maftasonu
















arkadaşımın yazıp yonettiği oyuna gittim,gurur duydum onunla,ağladım saçmasapan.

beden de istedi ruh da, yemek yaptım, ki L. olmayınca tek başıma akşam yemeği filan hazırlamanın eski tadı yok.Ama acımdan olecek değilim ya, filizlendirmeye çalışıp da başarılı sonuç alamadığım maş fasulyem( ki filizi 2-3 pounda satılıyor Fresh&wild'da), anlamadım, yarısı filizlendi,yarısı sert kaldı, e fasulye bu,deli posteki sayar gibi içinden filizi çıkmamış olanları ayıramıyacağımdan( tamam belki biraz deliyim,evet denedim,olmadı), haşlayıverdim,içine de ıspanak koydum,bol karabiber, biraz kimyon biraz nutmegle tatlandı, yanına tam buğday unundan 4 farklı roll yapıldı,cevizli, zeytinli,biberiye ve deniz tuzlu,haşhaş ve ayçekirdekli.

L. aradı, yazın erkek arkadaşlarıyla San Fransisko'ya gidecekmiş,canım sıkıldı.

saçma dizilere bakıldı,bu oyuncucuklar kim,ne işi var bunların tv de dendi,Gügü'yle yeni bir dizi ve show programı için çalışmaya başlamamız gerektiği konusunda anlaşıldı.

yağmurlar bitti, yine gelsin ,başımla beraber, ama çatıda ki delik kapansın once,ruhlarda da delik açılıyo sonra.Gügü'yle telefonda konusuyordum,dedim ki ' ağlıycam artık bak temizlediğim duvar kabarmış yine,çünkü adam zamanında gelmedi tamire,yağmur yağınca o da suyu yiyince döküldü yine'.' Olsun ' dedi ' sus ,insanlar hastalıklar geçiriyor,yine boyarsın,alırsın kahveni keyifle yaparsın.' Yakın bir arkadaşımız ,daha genç, bizim yaşlarda, bir yıl içinde 2.ameliyatını oluyor işte.İyileşicek,inanıyorum,benim inancım bişeyleri değiştiriyorsa eğer, en azından oğlu için iyileşicek, herşeyi atlatırız, sağlık ve huzur bizle olsun,ama sağlık sadece bedende değil, ruhumuzda da olsun isterim,hepimizin..

8 Nisan 2006

seller akıyooorr..

Istanbulda yağmur yağıyor.Nisan yağmuru.Pek nefistir.İstanbul.Nisan.Yağmur.İstediğin kombinasyonu yap.Roman adı olsun ya da film.Ama çatında koca bir delik varsa,ve çatı ustası tam 1 haftadır çeşitli bahanelerle gelmemişse,sabah 9 da birden keyfi gelip senin kapını çalmişsa,ustelik havada kara bulutlar var ve de yağmur yağmaya teşneyse,'yok böyle havada çatı tamiri olmaz' deyip 10 dakika sonra da gitmişse sana yapacak ya pencerenden yağmuru seyretmek ya da zor bela alçıyla sıvayıp ustune mat yağlı boya yaptığın,daha önceki yağmur kar olaylarından evin içine akan(bkz alttaki foto) suyun tekrar o duvara işlemesini izlemek kalır.Sabır...sukunet..osss...
( başka bir duvarı da artmış bir duvar kağıdıyla kaplayıp şapkalarımı astım.Ne zamandır onlara güzel bir yer arıyordum.Yağmur yağdı boyle oldu,seller aktı istanbul londra oldu...)

3 Nisan 2006

ah memleketim



gerçekten bilmiyorum şimdi ben bunu neresi için diyorum,Londrayı düşünüyor ve iç çekiyorum,temiz,insanlar kibar ve saygılı,hayat kurallarla ve tıkır tıkır işliyor.Sonra hatırlıyorum pahalı ve karanlık oluşunu,ama Istanbula da ölüyor fakat bir süre sonra aylardır bitmeyen inşaat olmuş yollara bakıyor,oralarda yürümeye ya da araba kullanmaya çalışıyorum.Kimse sıraya girmiyor,herkes sabırsız ve asık suratlı.Insanlarımızın büyük bölümünün kaba,dedikoducu,açıkgöz(daha yazarım da neyse) olması beni çok mutsuz ediyor.
boğaz civarında bir evim var.Benim değil ama bulduğum zaman ev denecek durumu yoktu.Ben yemek pişirecek bir mutfak,köpür köpür yıkanacak bir banyo yaptırdım.Kırılmış duvarları onarttım.Boyaydı badanaydı saymıyorum bile,ismi güzel diye pembe-şeftali romans diye bir renkle dış cephesini boyattım.Demir yaptırdım,cam taktırdım.Para kazandığım dönemdi.Herşeyden önemlisi hayalimdeki evdi,o para harcanacaktı.Ben o evlerin önünden geçerken hep bi durur bakardım.Ah derdim ne şanslı insanlar burda oturanlar.Evren bana bir iyilik yaptı,bir tanesi bana geldi.Evim dikenli gülmüş,sefası kadar cefası da oldu.Zaranın çocuk bölümünden etek aldığım günlerim vardı,o kadar zayıfladım içini yaptırırken.Adını vermeyeyim bir kurum 7 defa rüşvet istemeye geldi.
Neyse ev bitince kapıda bakakaldılar burası o ev olamaz diye.Bu 3 sene kadar önceydi.Yemekler yedik,içkiler içtik,terasta keyif yaptık,çok güldük eğlendik burda.Ben eve baktım o beni mutlu etti.
amaaa ben onu boş koyup ta londonlara gidince o da bana küsüp zaten aslında yaşlı olan bedenini bırakmaz mı,e o da hasta olmaz mı.Şimdi maalesef eski keyfi yok evimin,benim de tabi.İşte benim güzel insanımın karakter özellikleri burda başlıyor: ustalar ! tananamm
benim hasta evimin iyileşmesi için lazımlar bana da, da sı var işte.Ya çok para istiyorlar,burası boğaz, herkese 1 bize 5, ya zamanında gelmiyorlar, ya işi bitirmiyorlar ya da eksik ve pis yapıyorlar.E bunların ismi usta değil mi,adı üstünde ,ben ''Usta'' ya saygı duymalı elini öpmeliyim.Ama yok bunlar bildiğin açıkgöz esnaf.Çatı tamiri için 3 gündür bekliyorum birini mesela.Çıkarttım alçıyı boyayı biyerden başlıycam,ben yapıcam anasını satayım..

2 Nisan 2006

Aliş


Istanbulda beni bu güzellik bekliyordu işte.Ağlamıyor sadece esniyor.Daha bir haftalık.Leylayla Alpin 2 nolu oğlu, Eren ağbisinin tatlı kardeşi, bizim de yeni mutluluğumuz Ali. Allah baba ona uzun ömür ve sağlık bana da yakında onun kadar güzelini versin. Annesine sordum bana sat parası neyse vericem diye, oralı olmadı.Şu an yukarda bir yerlerde beni duyan varsa minik bir bebeğe nasıl kavuşmak istediğimi bilsin istiyorum.Bu evrenden bunu diliyorum.Çünkü ben ona hep doğru davrandım ve iyi bir insan oldum.Sizin yoksa sizin de olsun, varsa benim için siz de dileyin olur mu..nolur..