26 Ocak 2007

londrada kar

2 gun once sabah kalktigimizda pencereden gordugumuz buydu
evet burasi soguktur ama pek kar yagmaz
aksama da eridi gitti zaten
ama o soguk var ya o soguk, insana ciglik attirabilecek hale geliyor bazen.
kurt degil ama bu sehirde geceleri tilkilerin dolastigini gorebiliyorsunuz ,ustelik sehrin ortasinda kendi sokaginizda, inanmasi zor ama gercek.
neyse efenim darisi haftalardir yagmur bekliyen istanbullularin basina, valla barajlar bosalmis nerdeyse, yazin bulasik yikamaya su bulamayiz mazallah, suyunuz bol olsun,bereketli gunler dilerim.

(not: kar yagmasina gerek yok, Hrant Dink'in olumu bizi yeterince usuttu sanirim.Ardindan cok sevdigim Ismail Cem de sessizce gitti iste)

21 Ocak 2007

time out


istanbuldayken her ay time out dergimi alırım, istanbulda olmasam da başkalarına mutlaka ısmarlarım, bilmek isterim şehirde neler olup bitiyor, yeni mekanları, sergileri, konserleri bu dergiden takip ederim.

londrada ise time out haftalık olarak çıkar, şehirde sosyal faaliyetler,yeni mekanlar o kadar fazladır ki aylık bir dergiye koymaya yetmez.

londra time out'un en sevdiğim köşelerinden biri de 'once seen'. Diyelim ki metroda, bir kafede, trende ya da ne bileyim bir konserde birini görüp çok etkilendiniz,belki ilk görüşte aşk, belki o da sizden hoşlandığını belli etti, bakıştınız, göz süzdünüz ama harekete geçemediniz.İşte orada derginin bu köşesi işe yarıyor.
Yolluyorsunuz mesajı, emailinizi, durumu açıklıyor,detayları veriyorsunuz, eğer o kişi de time outun o sayısını alır da mesajınızı görürse, e sizden de hoşlanmışsa size ulaşıyor, nasıl ama?

gökten düşen 3 elma biri benim biri sizin biri de kafasında elma şişi isteyenlerin başına emi...

15 Ocak 2007

Hyde parkta bir gun

Londra dun kendinden ve ocak ayindan beklenmiyecek bir gun yasatti bize, gunesli ve kuru.Ama kandirikciligini bugun gosterip hemen havayi kapatti, gri ve soguk.
Genelde ozellikle kis aylarinda gunesi burda pek goremedigimiz icin hemen acikhavaya kosuyoruz, parklar doluveriyor.Ama biz naptik ,ya St.James parkina yuruyuse gitmeden bi Harvey Nichols'a ugrayip indirimden bisey yakalayabilir miyiz bakalim dedik.Kapidan iceri girmeden ben anlasmamizi yapip yarim saat sonra food hall da bulusalim diyerek L.yi erkek bolumune gonderdim, ben de 4 kata yayilan kozmetik ve kadin bolumlerine bakayim dedim.Yarim saatte 4 kat biter mi, bitmedi L.yi alip yola devam ettim ama bisey bulamadim( daha dogrusu cebimde yeterince para bulamadim,indirim bizim anladigimiz indirim seklinde olmuyor bu namussuz londrada).
Neyse efenim guya alisveris sevmiyoruz, kendimize yarim saat verdik ama L. kendinden beklenemiyecek bir hamle yapip bi Harrods'a da bakalim dedi.Genelde Araplar tabi daha cok misirlilarla dolu burasi, neredeyse senede bir bile girmeyiz amaaaa sirf yiyecek bolumu icin gidilir ,yutkunulur,yenir,icilir.Zaten kiyafet bolumlerine bakmadan cikip kendimiz Hyde parka attik.
Asil konumuza gelelim dostlar.Londrayi gormeyen varsa bile bu parkta atilan nutuklari duymussunuzdur belki.Speaker's corner diye bir yer var, eline sandalyeyi ya da merdiveni alan buraya gelip nedense daha cok din ,Isa ve Tanri hakkinda konusuyor, ya da en azindan dun oyleydi. Ben cogunun issiz ve catlak oldugunu dusunuyorum tabi, yoksa yagmur soguk dinlemeden elime merdiveni alip, parka gelip, seni dinlemeyenler hatta bazen dalga gecenlere neden konusup durayim, e hafif deli olmak lazim.
Biz yine de iyi vakit gecirdik .L. kimsenin dinlemedigi bir cinli adamin yanina gidip ona hayran hayran bakma numarasi yapip arkadas olmaya calisti, ah yufka yureklim benim, bir sure sonra arkadas oldular galiba, aksam beraber puba gidip icki icicez diye korktum ama oyle sacma bir komplo teorisinden bahsediyordu ki bir toplu tasima karti olan oyster card dan girip, konu ,merak etmeyin Tanri gelip bizi devletin bu oyunlarindan kurtaracaka geldi, allam ne alaka yaw.

Parkin en komik ani elinde "bedava sarilma" yazan bir pankart tasiyan genc bir adamin gelip bize sarilmasi ve gerektiginde bu kucaklasmaya ihtiyac duyar da onu aramak isteriz diye kartini vermesiydi. Ah deli londonerlar.Hava artik sogumustu cay icmeye gittik.

5 Ocak 2007

bisiklet


Amsterdam kadar bisiklet cenneti olmasa da Londrada da bisiklet kullanmayı severiz.Genelde yolların sol tarafını bisiklet sürücüleri otobüslerle paylaşırlar.Çok iyi ve pahalı bir bisiklet kullanmak akıllıca değildir çünkü bıraktığınız yerden çalınıverir mazallah.O yüzden böyle anında karşınıza çıkıveren bisiklet dolaplarına eğer varsa o katlanır kaliteli 600 poundluk aletinizi kilitlemek zorundasınız.
harikulade bisiklet dükkanları çıkar karşınıza şehirde.Eğer bisiklet tutkunuysanız kendinizi kaybedersiniz.Çocunuzla da bisiklete binmek için aparatlar bile satarlar.

İnsanların büyük çoğunluğu kask kullanır.Benim mor-pembe bir kaskım ve mor sürücü eldivenlerim var, şimdi de tozdan korunmak için bir maske de almayı planlıyorum.Bu maskeyle gayet uzaylı terorist bir görüntünüz olsa da.

L.nin abisinin teenage yıllarından kalma bir bisikleti kullanmak zorunda kaldım uzunca bir süre ,şimdi beyaz ,sepetli ama henüz yeni tekerlekleri alınmamış başka bir vintage bisikletim var.Eski bisikletimin çalınma korkusu yoktu ama hem hızlı değildi hem de 12 yaşlarında bir çocuk benimle dalga geçmek için 5 pounda bana satsana demişti,küçük şeytan.

Bisiklete binmek keyiflidir.Hem spor yapar hem trafikten kurtulursunuz,gitmek istediğiniz yere daha çabuk varabilirsiniz.Darısı İstanbul caddelerinin başına diycem ama bunun sadece bir hayalden ibaret olduğunu farketmem uzun sürmeyecek.

2 Ocak 2007

güzel başlasın!


güzel devam etsin
tabi inişlerimiz çıkışlarımız olacaktır
yeter ki büyük üzüntüler olmasın,kayıplar,ayrılıklar olmasın.
üretelim,yaratalım,çoğalalım,sağlıkla,aşkla huzurla..
öptüm sizi gözlerinizden.