27 Şubat 2009

guzel seyler

bir gun
-oglum kofte guzel olmus di mi
-di

baska bir gun
beraber yatıyoruz,ben onu seyrediyorum,o derin uykuda, sagdan sola donerken kafası cok hafifce bana carpıyor, gayriihtiyari sinek vızıltısı gibi bir ses cıkarıyorum(bunu bebekkken soyleyince kendini yatakta geriye atardı)
-doynk
gozlerini acıp bana bakıp gulumseyip tekrar uyuyor

yine bir gun
almıs eline timeout dergisini sanki kendi kitaplarından biriymis gibi bakıyor,herbir sayfasını inceliyor,yanlıslıkla yırtıldı kapagı o da cekistirip bu yırtıgı daha da buyuttu
-aaa oglum kitaplar dergiler yırtılmaz demedim mi ben sana
-demedin
-nasıl demedim
-dedin

oglum kapının onunde ,karsısında bir kedi sohbet ediyorlar
-miyav
-miyav
-miyav
-miyav

12 Şubat 2009

computer genius


yok canım tesaduf
olamaz yahu tamamen sans
bu kadarını da yapamaz canım tesaduf iste
diye diye bugune geldik ama galiba benim oglum bilgisayar uzmanı bisey olacak.Daha minnacıktı bilgisayarda sayfalar acıyor bizi de gulduruyordu,'' aa yanlıslıkla basıp actıgı sayfaya bak sen'' deyip gectik hep.Sonra suratımızdaki ifadeler ciddilesmeye basladı.Babası bir kere '' ben bunun nasıl acılacagını bilmiyorum be'' dedi.Bazı programları nasıl buldugunu hala anlayabilmis degiliz.En son christmasta grannysinin laptopunda actıgı programı gorup kucuk dilimizi yuttuk ''bunu nasıl yaptın anlat bize'' dedik.Teknik konusabilse anlatırdı herhalde.Ama bugun pes dedim,agzım ve gozlerim acık bir sekilde bakakaldım bisey yapamadım.
olay soyle oldu
ben temizlik yapıyorum, ogluma da ıslak zemine basmamasını soyluyorum,cok bozuluyor.cunku hic dizimin dibinden ayrılası yok,vallahi tuvalete bile pesimden giriyor.Neyse bozuldu gitti sonunda.Bi ses duydum yanına gittim.gordugum manzara,bilgisayar acılmıs,en sevdigi cizgi film charlie and lola bulunmus onun kliplerini seyrediyor!!
sen nasıl o mouseu kullandın,dogru yeri tıkladın,o binbir turlu atraksiyon olan web sayfasında videoları buldun bir de kurulmus seyretmeye basladın.Adsl baglı bile degildi be!
yok yok tesaduf canım
olabilemez yani
(fotoda thames nehrine bakıyor benim kuccuk dahim gemi bogazdan geciyor gibi dursa da, hala ist dayız bugun yunusları seyrettik ama londona donmemize sayılı gun kaldı)

9 Şubat 2009

az kaldı babamız geliyor,kapı her caldıgında daddy diye kosuyor oglum
her soyleneni tekrarlıyor artık,1 den 5 e turkce sayabiliyor,ingilizcesini biraz karıstırıyor ama,nine ten diye baslayıp sonra da two evimiz diye bana her 2 ulkede,sehirde yasadıgını anladıgını soyleyebiliyor.
bu grip salgınından ben de nasibimi aldım ,yataga dustum.ogluma bakamayınca da anneanneye yollamak zorunda kaldım.Bu 2. gecesi ,yarın gidip alıcam artık.Her telefon konusmamızda hungur hungur aglasam da hastalık bir yana dinlenmem gerekiyormus.Yaklasık 22 aydır ,dogumdan beri ne bakıcı ne anneanne ne babaanne ne de surekli baba var yanımızda.Hepsi fazlasıyla mesgul,baska ugrasları var ya da cok uzaklardalar.Allah bizi hic ayırmasın ama 22 ayı 7/24 le carparsam ortaya cıkan tabloda neden bu kadar yoruldugum ortaya cıkıyor.Bu yorgunluk ruh halime yansıyor,tavırlarıma,sonra tahammulsuz bagıran bir anne oluyorum, cocugumun psikolojisini etkiliyorum ve vicdan azabıyla yasıyorum.Bu kısır dongu boyle surup gidiyor iste :(

onu egitmek,eglendirmek konusunda kendimi hep eksik hissediyorum.
ama yine de sunları yaptık son zamanlarda
bugs bunny'e gitmeyi ihmal etmedik,zaten cavcan(tavsan) seven oglum bundan da pek keyif aldı.
kucuk kırmızı balık oyununu da gorduk sevdik
vefekat cocugumun tiyatro zevki de gelisiyor iste, o sevimsiz cevahirdeki ucan kuklalar sirkinden zerre hoslanmadı,bana surekli titato,titato?? deyip durdu,nerde yani bu tiyatro,hani oyun demeye calıstı ve 10 dk sonra da salonu terketti :)
bu hafta yunus gosterisine de gidicez
gunde 50 kere dinlese bıkmayacagı sarkılar ve cdler var,ozellikle wheels on the bus,ezberledi sarkıyı,tam soyleyemese de nakaratları biliyor.
ah cok ozledim,bir an once sabah olsa da kossam ona..