28 Ağustos 2009

hamlet part two


en sonunda hamlete gecen hafta bilet buluyorum
hem de son performans
kayinvalidem benden daha cok tiyatroya gidiyor,tabi bunu da gormek istiyor,biraz butcemizin ustunde ama yapacak birsey yok,ebayden biletleri aliyoruz 2 tanesi 75 pound.
Napalim kaciricaz yoksa
o gun bir bebegin 1 yas dogumgunu partisi icin Brighton'dayiz
kocama hadi cabuk gec kalicaz demeye erkenden basliyorum,oglumla parti yapilan parkta sincap kovalamayi da ihmal etmiyorum oncesinde.
oyun 7.30 da, benim telasim yuzunden 5 de partiden ayriliyoruz, partideki kadinlara da daha onceki Jude hikayemi anlatiyorum.Evet ben cok hayran degilim ama hayrani olan hatunlara bunu anlatmaya bayiliyorum.
Kocam beni ucuruyor, beni korkutacak kadar hizli kullaniyor.Eve gelip ustumu degisiyorum.Bilet bulamayip Arzu Tramvayi'ni seyrettigim gun kendime aldigim All Saints elbisemi giyecegim.Kahretsin elbise olmuyor, icine zor sigiyorum, nefes almasi gercekten guc.Ama onceden ayakkabimdan takima kadar herseyi hazirlamisim degistirmek istemiyorum.Biraz Vivien Westwood'vari etegi asimetrik kat kat,siyah ustune krem rengi desenli askili elbisem check!Hafif topuklu ayakkabilar (kocamin pek begendigi)onu yuvarlak gri check! Mor birsey takmazsam olmaz, mor tasli gumus kupelerim check! Usurum diye ucuk pembe yakasi gullu ceketim, eh iste ama o da check!
kocam beni pek begeniyor, 5 dakika sonra evinden aldigimiz kayinvalidem de, eh diyorum siz tamam da onemli olan Jude'un begenmesi:)
Panigimizden tiyatroya yarim saat erken variyoruz.Tiyatronun barinda bir icki icmeye karar veriyoruz,hatta ara icin icki siparisi bile veriyoruz.Ben icki sevmem ama bugunun keyfini cikarmaliyim.Oncesinde cok az beyaz sarap ara icin de mohito ismarliyorum.
yerlerimize gidiyoruz vefekat o da nesi!? nooooooooooo!
tahmin ediyordum ama bu kadar kotusunu de beklemiyordum, yerimiz grand circle'in en arka sirasi ve sahneyi bir ucaktan seyreder gibiyiz.Homurdanmaya basliyorum, ayip ya diyorum,bu koltuklari nasil satiyorlar,insan vertigo olur burda.Bizden daha kotusu bizim ustumuzde balkonda oturanlar.Ha ayakta seyredenler de cabasi,onlar mahvolmus insan toplulugu!
kayinvalidem beni yatistirmaya calisiyor,ben kartal gozlerle daha onceki sansima guvenip onlerde oturacak bir yer arastiriyorum, en on sira bos, en on! sahnenin onu! ama beni biletsiz o salona sokmazlar ki. Zaten oyun baslamadi, yerin sahibi de geliverir,beni kaldirirlarsa en onde rezil olurum.Kaderime razi olup yerimde oturuyorum ve oyun basliyor.
yerimden mi oyundan mi ne, yok pek keyif almiyorum.Ben oyuncuyum ,bunu bu kadar arkada seyredemem! himm galiba o kadar muthis bir Hamlet de degil bu derken ara oluyor.Bakiyorum en on hala bos,kayinvalideme ben gidiyorum, sansimi deniycem diyerek asagiya ucuyorum,o ya mohiton diye arkamdan sesleniyor, aman ne mohitosu yaw!
en on siraya yerlesiyorum,kimse gelmesin diye dua ediyorum,gelmiyor,oyunu en onden jude'un damla damla akan terlerini seyrederek, keyfini cikartarak seyrediyorum.Oyunda bir kac defa goz goze geliyoruz.Napsin cocuk, elbisem guzel :)
Bir aktor icin dunyanin en zor rolu bu, eh icinde wow faktoru olmasa da hakkini bir sekilde veriyor cocuk.Kalkiyorum emeklerini ayakta alkisliyorum.Bis selamina cikiyorlar,perde kapaniyor,birbirlerini alkisladigini duyuyoruz,kolay degil 3 ay boyunca deli gibi oynadilar.Once Danimarka'ya sonra New york'a turne yapacaklar,tiyatroda oynamayi ne kadar ozledigimi farkediyorum.Umarim yakinda ben de sahneye donerim diye diliyorum icimden.Cikmak uzere kalkip hareketleniyorum ve Rober Downey Jr'la burun buruna geliyorum!
not 1.bu hikaye burda bitmezdi ama sok gecirdigim icin-cunku benim icin kendisi dunyanin en buyuk aktorlerinden biridir-bir sey diyemedim,ama cidden tam karsimda,40 cm otemdeydi de rahatsiz etmek istemedim.
not 2.daha onceki Jude hikayemi anlattigim cok fena hayran arkadasim bu sefer beni oldurmesin diye kapida paparazziler ve hayranlariyla bekledigim-hayatimda ilk kez boyle bir sey yaptim,utanc verici- Jude Law'un birkac fotosunu o da cep telefonumla cekmeyi basardim.Tam arkamda duran adami taniyip ona elini uzattiginda benim elime carpmasaydi arkadasim icin tam vesikalik cekmis olacaktim ama yuzunun yarisini da cektim,valla pc ye koymadim daha, aslinda buraya yakisicakti.
not 3.yukardaki de benim Jude Law'um onla idare ediverin artik!

21 Ağustos 2009

benim oglum

her sabah
-hayi anneci,kahvalti etmek istemiyom,no breakfast!

her oglen
-ben yemek yemek stemiyorum anneci

her aksam
-its lunch time anneci no dinner time

her aksam
-ben bugun uyumak istemiyorum anneci,uyumuycam.

gecen gun
-senin sutunde meme yok mu artik anneci,sutu..meme..senin memende sut yok mu artik anneci?

otobuste bir anda oksurmeye baslayinca,ne oldugunu sordugumda
-bisi yok anneci,burnuma biber kacti!

bacagimda bir tuy buldu
-bu tuyler cikti yine!

onu babasina her devrettigimde
-istemiyom daddyi anneci, get off daddy!


hemen hemen hergun
-ben titantuma(istanbul) donmek istiyom!burdan gorunmuyo orasi! cok sicak titantum anneci,hot daddy hot!

durup dururken

-ben okula gitmiycem

4 Ağustos 2009

arzu tramvayi ve hamlet


sabah kocam beni uyandirmaya calisiyor.Saat kac bilmiyorum ama uyanmak istemiyorum.Gece oglum kalkip yanima gelmis, onu uyutup yatagina geri koyduktan sonra uyuyamamisim.Bu da sabah 2 ile 5 arasina denk geliyor.Cok uykum var cok.Ama beni uyandirmak istemesinin sebebi var.Kalkip trene binip Donmar Westend tiyatrosuna gitmeliyim.Ne kadar erken orada olursam aylar once biletleri tukenen Jude Law'un Hamlet'ine bilet bulabilirim.Evet oyun sold out ama eger sabahtan gidip geri donen ya da ayakta seyretmek icin ya da cok sinirli sayida sattiklari sandalye biletlerden alabilirim(return,standing ya da stall tickets) .Toplam belki 30 bilet, sansliysan o da.

sabahin 7.30 u uyumak istiyorum, bir yandan oyunu da seyretmek.Oglum da uyanip yanima gelince artik kalkmak caresiz oluyor.Oglum cikacagimi duyunca biraz agliyor.uyku sersemi zaten.Ben onu neredeyse hic ama hic birakmiyorum ki.Babasina gerekli direktifleri verip trene kosuyorum.Tren geldigi anda biletimi son saniyede alip kendimi Waterloo trenine atiyorum.Hala domuz gribinden cok korkuyorum.Evdeki ve cantamdaki antibakteriyel jel ve mendillerin haddi hesabi yok.Ellerim kurudu onlarla hijyen olmaya calismaktan.insanlarin yuzune bakiyorum hapsiran tiksiran var mi diye.Ne tuhaf, bu carkin icinde hic olmadim ama trenle isine giden herkes sabahin o vakti hic konusmuyor,hic gulumsemiyor ve hic gozgoze gelmiyorlar.Sadece gidecekleri yere odaklilar,suratlari maske gibi.

Kalabalik icinde ben yuzlerce insanla beraber trenden iniyoruz.Hala neredeyse kimse konusmuyor,o kadar insan sessizce ya baska trene ya da otobuse binmek uzere yol aliyor,ses yok..

Metroya binip tiyatronun tam yaninda iniyorum.Sira yok,kimse yok, ne sansliyim.Bir genc cocuk var sadece ona bilet icin sirada olup olmadigini soruyorum o da bilet icin geldigini ama bugun tiyatro kapali oldugu icin gisenin de acilmayacagini soyluyor! shit! ama ama ben o kadar yoldan geldim,oglumu biraktim ne olacak simdi! cok aptalim nicin netten bakip da yola cikmadim diye kendime kiziyorum.Aptallik iste sersemlik! yorgunum,uykum var,acim,susadim ve cok kizginim.Birden aklima Donmar Covent Garden tiyatrosuna gitmek geliyor,orda hayatimin oyunu oynuyor,Jude Law'u gormesem de olur.A street car named desire! yani Arzu Tramvayi.Okulda oynandigi zaman kapi baca kirilan,cok alkislandigim cok ovgu aldigim,deliler gibi calistigim rol,Blance Du Bois.

Evet hemen kosup ona bilet bulmaya calismaliyim zira Rachel Weisz'in oynadigi oyun da sold out.Iki tiyatro arasi yuruyerek 8 dakika kadar.Yolda durup Cafe Nero'dan kruvasan ve chai latte aliyorum.Bir daha bu hatayi yapmiycam,ikisi de berbat. Ah bir simit olsaydi su Londrada!
Super,sirada sadece 20 kisi var ve box office'in acilmasina da 1.5 saat! herkesin sadece 2 bilet alma hakki var.Eger onumdeki herkes ikiser bilet alirsa ben oyunu goremiycegim.
sirada tanistigim Hollandali Nina'yla sohbet ediyoruz.2 gun once Hamlet'i gordugunu ,Jude Law'un cok iyi oldugunu,eger bilet istiyorsam sabah 6 da siraya girmemi soyluyor! yok artik! yapamam oyle birsey! Bir yandan ne performansmis vay canina diye insan merak da ediyor tabi,boru degil Hamlet bu.
Gise aciliyor, bir kac kere esimi arayip oglumu soruyorum, kahvaltisini yapmis mi,ustune kacirmis mi.Cok garip onsuz birseyim eksik gibiyim hala sokaklarda.Alicam bu bileti, bana mutlaka bir bilet olacak diye kendime sanslar dileyerek gisenin onune geliyorum.Next! dediklerine gore hala bilet var,yasasin! Ayakta bilet kalmis ,olsun,onu alip kosarak Covent garden'a cikiyorum,biraz bu sehrin en sevdigim bolgesinde yuruyup,en sevdigim magaza All Saints'in indiriminden kendime bir elbise alip kendimi odullendiriyorum.Ben bunu yapmayali ne kadar uzun zaman olmus!
eve gidip ogluma kosuyorum,cok ozlemisim birkac saatte.Ogle yemegini yediriyorum ve onu aksam olmayacagima alistirmaya calisiyorum.Gitme anneci diyor,ben de gelicem diyor,yarin git diyor.Biraz uyuyoruz.Esim gelip o tarafta bir isi oldugunu beni goturebilecegini soyluyor.Harika!
isimizi halledip oglimu opuyorum,ona da bir oyun bulacagima soz verip arkamdan aglamamasi gerektigini,cok guzel bir sey seyredecegim icin bana sadece iyi eglenceler demesi gerektigini soyluyorum.Iyi eyyenceley diyor.Aglamiyor.
Tiyatroya giriyorum,ayakta seyredicegim icin en iyi yeri kapma cabasindayim.Ama zaten en arka siranin arkasinda durup seyredilebiliyor ancak.3 saatlik oyun,biraz zor olacak bu.Sonra Nina geliyor,sirada tanistigim Amsterdamli yonetmenlik okuyan kiz.Ve on sirada 2 kisilik yer oldugunu goruyoruz,napsak,oturabilir miyiz ya yerin sahibi gelirse,oyun baslamak uzere,isiklar sonuyor ve on siraya gidip kuruluyoruz.Oh! Ve sol yanimda o gece oyunu olmadigi icin Arzu Tramvayini seyretmeye gelmis Jude Law oturuyor!