24 Temmuz 2010

bir yurek nasıl erir


bir havuzun kıyısında sezlonların ustundeyiz

oglum-anneci, bu sezyong senin olsun,bu da benim olsun
ben-hepsi senin olsun askım,ben seni isterim,sen benim ol!
oglum-ben seninim zaten !

8 Temmuz 2010

biraz london biraz branscombe,beer,lyme regis vs

londradayiz bir suredir,pek ozlemisiz.
artik bir evimiz yok grannymizin evinde misafir olarak kaliyoruz ama en ufak bir finans duzelmesi durumunda buraya tekrar goc ederiz gibi duruyor,umarim,havasi ve pahaliligi disinda ben ok im.
daddymizin cocukluk yazlarini gecirdigi eve gittik Branscombe'a
oglum evin bahcesinden engin yesile dogru tuvalet ihtiyacini giderdi serin serin,yesil,temiz,oksijen icinde :)

buz gibi denize giren en babayigitlerden biriydi kendisi
hatta bazi gunler tek basina oydu
deniz degil okyanus
buz gibi buz!

oynadi,rahatladi,keyiflendi,terrible 2 yasamdik derken 1 ay kadar once terrible-horrible 3 yasadigimizi farkettik,ama tatilde bir gun ben eve yalniz donucem beni otobuse bindirin gidiyorum demesi disinda bir sorunumuz olmadi
cocgumun bol bol acikhavaya,bahceye suya ihtiyaci var.

her yerimiz ciftlikler,inekler,koyunlar,domuz ve bogalarla doluydu
tarladan kopartip taptaze sebze yedik
Devon bolgesinin ozelligi cream tea den de eksik kalmadik
scone,clotted cream,jam,yummyyy!
ayagimiza tasli plajlar fena batsa da lyme regis'in nefis kumlu plajini sonradan kesfedip cok keyiflendik
balik yemedigimiz gun hic olmadi
ister fish and chips ister firinda balik yiyip durduk
bu da benim kucuk baligim!
kim tutar seni be bebegim su sogukmus,kimse cesaret edip giremiyormus bosverr!
gezimizin en guzel anlarindan biri ise bir sokak calgicisi,aslinda muhtesem bir jazz muzisyeniyle beraber sokakta muzik yaptik, ve bundan cok keyif aldik,ben daha cok galiba :)
ama london'u da ihmal etmeyip hyde parka,eski evimizin ordaki golete(agladim durdum),teneke asker tiyatrosuna,peter jones'a,covent garden'a'hamleys'e disney store'a gittik,ev biraz daha oyuncak ve kitap dolucak donuste ve bana daha az yer kalacak dinlenmeye:)

8 Haziran 2010

zaman..


bana yetmiyor
hala muhtesem organize bir anne degilim cocugum buyuyor her gecen gun beni o cok sasırtan,gulduren,kızdıran bir suru sey yapıyor da elim varıp suraya 2 satır yazamıyorum
bizim hic bakıcımız olmadı maalesef ya da surekli bakan bir anneanne ya da babaanne
ben o dogdugundan beri gunde 18 saat ayakta onun isteklerine cevap vermek uzere kosturuyorum yani 3 yıldır yalnız kalmadım,sakin kalmadım,tatil yapmadım diye kabaca ozetleyebilirim
hala sikayet etmek istemiyorum saglık olsun diyorum
neyse...

- o bebeksi ifadesi gitmeye basladı,erkek adam suratı geldi sanki,ozellikle sarı bukleleri kesildikten sonra.
-cok dusuyor,ama cok,ben bunu yazarken koltukta kaltı ,havada bir takla atıp yere yuvarlandı,neyse bir seyi yok sukur ama ayakta dururken hatta otururken bile parende atıp dusebilen gordugum tek cocuk,bir sorunu yok biliyorum,cok mu sakar olacak acaba?
-cok konusuyor,hic durmadan,dinlenmeden,sus diyorum bazen sus biraz nolur:) babaanneye cekti biliyorum ah.
-yaklasık 2 yıldır bileklerimi kollarımı koklama takıntısı gecmedi,bazen cok sinir bozucu olabiliyor,olur olmadık yerde hep kollarıma saldırıyor,gece de oyle uyuyor.
-hemen herseyden korkuyor,camdan iceri giren sinek mesela,bu is uzarsa pedagoga gidecegim. -hala kendi kendine yemek yiyemiyor,kofte hala en favorisi onu bile iki cataldan sonra bırakıp oyuna gecmek istiyor,ben yedirmezsem hayatta yemez ,zaten sulu yemekleri kasıkla yemesi cok zor.
-hayatımız pixar cars oldu,yataga bile onlarla gidiyor,sabah kalkar kalkmaz onlarla oynamak istiyor,nerdeyse filmin tum karakterlerinin koleksiyonunu yaptı bile,o yuzden pastasını da simsek mc queen yaptırdım ama iki catal yedi.
-tembel biraz,yok biraz degil cok tembel,oyuncaklarını topla dedigimde cok yorgunum ya da cok uykum var baska nasıl acıklanabilir?
-yuksek sese karsı cok duyarlı,sevmiyor,en ufak seyi de goruyor duyuyor ama.
-gecen gun bu yuzden ilk hafif cezasını aldı,yatarken ona kitap okumadım,o da aldı Marv isimli kopegini alıp yanıma gelip' Marv oyuncaklarını topladı ona kitap oku anneci' dedi uyanık :)
-hep oglumdan sikayet ettim sanki ama sırtım agrıdıgında masaj yapmaya calısması,turkceyi cok iyi kullanması,seni cok seviyorum anneci yi hergun soylemesi,cok enerjik ama aslında iyi huylu,iyi karakterli bir couk olması,oyuncaklarını paylasması,terrible 2 yu neredeyse hic yasamamamızı da soylemeden gecmiyeyim.

29 Nisan 2010

oglum 3 yasında !

canımın can parcası
gozumun nuru bebebgim
iste gecti 3 yıl sen benim hayatıma gireli
girip de herseyi alt ust edeli
butun bildiklerimi
butun degerlerimi
ezberimi,sevdiklerimi,sevmediklerimi
tersyuz ettin iste
baska bir insan yaptın beni
daha iyi,daha sakin,daha anlayıslı,daha dayanıklı
ama biraz daha stresli
birsey olmasın benim bebegime
cizilmesin bir yeri
acımasın canı
yas dolmasın o gozlerine diye diye devirdik 3 yılı seninle
benim akıllı,guzel,terbiyeli oglum
sen oglum oldugun icin cok mutluyum
annen olmaktan cok gururluyum
lutfen bir 50 yıl yanımdan ayrılma
benim de biryerlere gitmeme izin verme

seni herseyden daha cok seven annen.

20 Nisan 2010


zaman gecip gitmis aylar olmus yazılmamıs birsey

oysa o kadar cok sey olup bitiyor ki

5 ay boyunca baska bir sehirde calısmak zaten duzenimi sasırttı bana

neyse o biti,esimin is arama calısmalarıysa sonucsuz kaldı maalesef

ev aramaya son verip eski pusku evimizi duzeltmeye basladık,eh bir parca daha iyi simdi sanki

oglan cok buyudu,akıllandı,olgunlastı,biraz daha asi oldu ama

babasına, gecenlerde yaptıgı bir hareketi anlamayınca soyledigi soz beni guldurmemeliydi ama ondan hic beklemedigim birseydi bir sure guldum

bu daddy biraz aptal galiba deyiverdi,babasının yaptıgı mantıksız sey karsısında
ingilizcesi cok daha iyi ama 3 yasındaki bir ingiliz cocugu kadar iyi degil daha
gecenlerde babası bizle hint aksanlı ingilizce konusunca bu daddy niye boyle garip konusuyor dedi
bir de lighting mc queen ve arkadaslarıyla yatıp kalkıyoruz bir suredir
disneyin bu cars filmi nasıl bir market yaratmıs yarabbim,ayakkabıdan coraba dondan yataga kadar
koleksiyona basladı coktan,kartları,arabaları,filmi ise hergun seyretmek istiyor,neyseki keyifli bir film
butun arabaların isimlerini nerdeyse biliyor,bunların da amma acayip isimleri var yaw deyip guluyor,o yetmedi filmin soundtrackini biliyor,sarkıcı ve sarkı isimleri ezberinde,filmin en guzel laflarını ise gelip birden oynayıveriyor
zaten okudugumuz butun kitapları oyunlastırıyoruz biz
bugun ingilizlerin kendi ismini nasıl soyledigiyle pek bir dalga gecti
cok esprili ve espriden de anlayan bir cocuk umarım boyle devam
eder
kibar da,ozur dilemeyi biliyor,bir sey istemeden once izin alıyor
hala r ve l harflarini soyeleyemiyor ama bebekken bana anne yerine dida dedigini bana zaman zaman ben bebek oldum deyip oyun yapıp oyle sesleniyor
cok cok sey oluyor yetisemiyorum,hatırlayamıyorum,oglum 3 yasına giriyor 1 hafta sonra
daha sık yazmalıyım bebegim kocaman oldu bile

10 Ocak 2010

unutmadan


artık londradan bildiremiyoruz sayın seyirciler

artık istanbulluyuz

bakalım ne kadar sure icin

ama hersey cok daha guzel olacak buna inanıyoruz

londramızı cok ozlesek de


gecen gun ilk lolipopunu tadan oglum,ucaga binmeden geri kalanını bana verdi ve daha sonra yemek istedigini soyledi,boyle zararlı seylere hic duskunlugu yok, biliyorum ki bir-iki yalamadan sonra atacak,ama sonra hatırladı benden lolipopunu istedi ve soyle dedi

-merhaba lolipop beni ozledin mi,ben seni cok ozledim.

bazen kabalasabiliyor tabi,ucakta kemer ikaz anonsu yapan hostese,allahtan yuzune karsı degil tavandaki hostes isaretine dogru

-tamam tamam kemerleri bagladık, konusma !

butun sevdigi oyuncakları konusturuyor ,yarı ingilizce yarı turkce,nedense ben odada degilken daha cok ingilizce,ama en cok da bana konusturtuyor

-thomas tren dedi ki...toby tren de ona demis ki...percy de demis ki...

noktaları benim doldurmak gerekiyor

ogle uykularını bıraktı

aksam bile uyumak istemiyor

sadece 1 ay okula gitti bu ay gitmiyor-gitmek istemiyor,napıcaz bilmiyorum cunku siddetle gym e baslamak zorundayım

benim 2.5 yasını 2 ay gecen oglum hızla buyumeye devam ediyor..

2 Ocak 2010

christmas,yeni yil

londraya 2 haftaligina gelip,evimizi toplayip,christmasi kutlayip ,bir dolasip donecektik
ama evdeki hesap carsiya uymayinca,zaten buraya her gelisimizin ilk haftasi kesin hastalanan oglumdan 2-3 gun sonra da ben hasta oldum.Cok seyrek basima gelir ama geldi mi fena carpar oyle de oldu.
amaaaan napalim gecti gitti iste cok sukur,bizim yeni yilimiz muhtesem olsun,olacak biliyorum.
bu ingilizleri anlamiyorum ama,gelmis christmas partisinde beni sap sup optukten sonra biraz hastayim da diyen 2 kisi vardi, e niye optun o zaman a densiz.
bir de ingilizlerin christmas yemekleri hic mi hic benim damak tadima uymuyor maalesef,yok hindi,yok trimmings,yok stuffing,bir suru bruksel lahanasi,bu sefer Christine'in evindeki partide ordek vardi,oyykkk, somon fumeyle karnimi doyurdum,biraz da sebze,ha sebzeler de her zaman buharda pismis ve yagsiz,of offf.Ne o pariye gidiyoruz :)
neyse oglumun nefis hediyeleri oldu,daha cok lego ,daha cok tren ve araba,(neremize koyucaz bunlari tam tasinirken aciba),simdilik keyfi yerinde."Annecim oyna benle" butun gun agzindan dusurmedigi tek cumle.Yanliz bugun degisti "benle de kimse oynamiyor" dedi,cok fena oldum.Ama herseyi de ben yapiyorum be cocugum napayim.Zaten erkek cocukla babalar daha guzel oynuyorlar(vicdan azabindan kurtulma bahanesi).
partide kizlara tek tek cips ikram etmesi pek guzeldi,bugun de yemekten sonra thank you for the food dedi cok sasirdim.Zorlamazsan asla ingilizce konusmuyor ama kendi kendine odasinda oynarken genelde konustugu dil babasinin dili,anlamadim valla.
artik bilgisayar konusunda asti,bilmiyorum cok erken oluyor bu isler,umarim guzel gelisir bu yetenegi.
londra buz gibi,hatta geldigimiz gun heryer bembeyazdi da sonra eridi biraz,yine de golun uzeri hala buz,ordekler yuzmek yerine yuruyor zavallilar.

oglumun son incileri

babasinin arabaya binmesini bekliyoruz
-nerde kaldi bu adam ya

ustune kaka kacirdi
-oglum niye yaptin simdi bunu
-banyo yapmak istiyodum da ondan

cok saglikli,cok mutlu ve parali bir yil olsun
oluyor
oluyor
boyle demek lazim ya.

17 Aralık 2009

oh my god'lık durumlarım


2.5 yasını 1 ay gece benim akıllı oglum pek bir yazmaya okumaya hevesli gozukuyor.Anneanesinin evinde almıs bir supermarketin brosurunu,icindeki markaların reklam logolarını -anane bu ne,bu nedir? diye diye ogrenmis,simdi 20 ye yakın logoyu tanıyor,sony'di,nivea'ydı tv dahil nerde gorse okuyor.Aylardır okudugu sık gittigimiz ikea,migros,macro marketi saymıyorum.


buzdolabının uzerindeki mıknatıslı harflerden kelime yaratıp okumaya calısıyor,beceremiyor tabi yaratttıgı kelimeyi okumamı isteyip bunu ogreniyor.Favori kelimesi bugunlerde grt,cıkan sese bayılıyor.
kelime yapılarını bozup bununla cok eglenmeye basladı,anneji jamide kezan kokunuyor deyip buna pek guluyor.


gecen gun isten eve geldim, bilgisayarın karsısında zaten aylardır mouse kullanmayı bilen oglum sadece bir kere onunde yapmaya calıstıgım(tam becerememistim bile) bir boyama programını acmıs ekranda trenleri boyuyor,dedeyle anneanne de saskın agızları acık bakıyorlardı.


klavyedeki bazı tusların islevlerini biliyor ve kendi kendine birseyler yazıp email yazdım ben diyiveriyor.


ceviriye basladı,soyledigi ingilizce sarkıları zaman zaman hic melodisini bozmadan turkceye cevirip soyluyor.

-leaves on the trees are falling down falling down,yapraklar agaclardan dusuyor dusuyor...


gecen gun arabada

-anneci londra ingilterede mi

-evet oglum

-istanbul turkcede mi

-evet askım turkiyede,ben burda istanbulda daddy londrada dogdu,sen nerde dogdun biliyor musun?

-biliyorum anneci ben mohinide dogdum!

(bilmeyenlere mohini etilerde acılan bir cocuk eglence ve alısveris merkezi)


biz soylemedik ama zevklerimizi de biliyor

-anneci sen mor cok seviyosun,daddy de siyah seviyor.


mr.men kitaplarının arkasında ki 40-50 cizgi karakteri bana bir kac kere bu kim ya bu ya su diye okuttu,simdi 30 saniye icersinde 20 tanesini hic sasırmadan sayabiliyor.


ya ben cok aptalım,ya bu jenerasyon cok akıllı,ya benim oglumun gorsel hafızası cok guclu,ya da artık ben bisey bilmiyorum.


ha bu arada domuz gribi asısı olmus mutlu mesut yasayan bir aileyiz.

27 Kasım 2009

istanbul gunleri


yogunum

yorgunum

haftada 6 defa filan ucaga biniyorum

baska bir sehirde calısıyorum

ogluma hasretim

babamız londraya donunce hersey daha da zorlastı

hayatımı kolaylastıran kocam,soz artık degerini daha cok bilicegim.

2.5 yasını 1 ay gecen oglum son iki gunde neler soyledi,unutmamak icin,
onumuzden bir polis arabası gidiyor
-pe,o,le,ay,es,polis!
nohut yedi butun gun pırt yaptı,ilkinde ben kakası mı var acab adiye bakınca
-yok bisey yok pırt yaptım sadece merak etme
sonraki pırtda
-sus sus anne
puzzle yaparken
-dur bakiym dogru mu yapmısım bi kontrol edicem
not.yogunluktan cocugumun fotolarını bile cekemeyince 2 ay onceki paris arsivinden bir tane koymak zorunda kaldım.

14 Kasım 2009

londradan keskin donus

oglum istanbulda bir yuvaya basladı
ben istanbulda bir is buldum
kocama istanbulda bir is teklifi var
londradaki evi kapatalım diyor bana
ama ben orayı,ordaki evimi,sokakları,o sehri cok ozledim bile
napıcaz biz?

not.foto santral istanbulu gecenlerde gezmeye gittigimizde karsımıza tesadufen cıkan mimari kesif londra sergisinden,londranın haritası,yok yok ben gercekten ozledim oteki sehrimi.Ama artık isler gucler okullar vs burda.Biz bir sure istanbulluyuz!

20 Ekim 2009

oglum egzotik adalarda

maldivler
seyseller

bora bora adaları
tabi cok nefis olurdu oralara gitseydik,ama ne var biz de gitmis kadar olduk.
1.foto londranın ortasında bir havuz
2.foto antalya belek
3.foto kınalıada
ne zamandır yazmamısım,sonbahar gelmis.dedim ki biraz yazlık foto koyayım da bundan sonraki kazaklı paltolu soguk gunlere gecisimiz kolay olsun.

16 Eylül 2009

fransa tatilimizden kisa kisa

10 guzel gunun neresini kisaltacagim bilmiyorum ama basliyorum bakalim ne olacak
-yukardaki fotoda beyefendi poz vermiyor,bayagi her yolumuzu bulmak istedigimde elimden haritayi alip ben de bakicam diyordu pariste.

-aix en provence,avignon,apt,goudargue,uzes,bagnol sur ceze,les castellas gezdigimiz ve benim hatirlayabildigim yerlerden bazilari.
-bir su canavari olarak su akan her yerde cok mutlu oluyorum.Selalelerin aktigi nehirde oglumun hala bozulmamis bebek diliyle cibi cibi yaptik
-oglumu son 4 gun paris'e goturdum, cok ozlemistim,bu sefer anne olarak gezdim parisi,5 yil onceki gibi degildi ,hayattaki en cok sevdigim sehirlerden biri degildi, cunku ben artik bekar,ozgur sorumsuz,delifisek degildim.Ben cocuguma en iyi,en guvenli en saglikli sekilde tatil yaptirmak istedim.Ama cok gelismis londradan sonra paris gozume cok geride kalmis,hic ilerlememis geldi.Cocugumu arabasiyla beraber metroya girmek cikmak imkansizdi,cunku londra gibi heryerde yuruyen merdiven ya da asansor yok paris metro duraklarinda,bu belki 15 kere gittigim pariste daha once hic umurumda olmamisti.Ve dunyanin en buyuk mutfaklarindan birine sahip fransiz mutfagi lokantalari oglen mesela 2 ile 6 arasi yemek olmayan yerler,biraz gec kaldin mi acsin,baget yiyeceksin,bunu biliyordum ama bu sefer cok sinir oldum bu sacmaliga

-oglum bu yeni gordugu sehri sevdi,sokaklarindan ,dilinden keyif aldi,muzisyenlere para verdi,georges pompidou'ya girdi, jardin luxembourg'un hayatimizda gordugumuz en guzel cocuk parkinda yasamak istedi,birakamadi hakli olarak,notre dame'a pek bayilmadi,zaten kiliselerin havasindan pek hoslanmiyor, ama bana hala paris'i soruyor.
-fransa tatilimizin amaci esimin en yakin arkadasinin dugunuydu,hayatimda gordugum en guzel dugunlerden biri oldu Xavier ve Felicite'nin toreni.Once kilisedeki servisle basladi,aksamustu kokteyl partiyle devam etti,sonra yemege gecildi,ben oglum yuzunden gece yarisi yattim onlar sabah 5 e dek dansettiler,sabah kalkildi hafif bir kahvaltidan sonra gelinin ailesinin evinde brunch yapildi,hepsi cok keyifli ve cok guzeldi.

-hayatimda hic gormedigim kasabalar,koyler,provence'in en keyifli yerleri,araya sIkIstIrIlmIs bir michelin starli restaurantta siir gibi bir ogle yemegi,nehirde yuzmek,kruvasan ve baget yemek,turist gibi degil lokal gibi takilmak eglenceliydi.Ufacik bir koyde jaz festivali vardi, utanayim mi keyif mi alayim bilemedim,vay be dedim, kocam ve oglum seyircilerin oturdugu yere cikarken fotolandilar.
-yedik ictik,gezdik ,gorduk,geldik sag salim iste.Biraz daha devam eder anilar da simdilik kafamin bastigi notlar budur.

10 Eylül 2009

boncur frans


marsilya havaalanina iner inmez oglumun ilk soyledigi bu oldu
10 gunluk fransa yolculugumuzda gordugu,tanistigi,yedigi,ictigi herseyden oyle keyif aldi ve hic sorun cikarmadi ki ben de sastim kaldim.Tek sorunumuz cok heyecan duydugu icin olsa gerek gunduzleri hic mi hic uyumadi.1 haftanin sonunda babamizi londraya geri yollayip biz ikimiz Paris'e popomuzu gezdirmeye,orda yasayan yari filipinli yari ingiliz kuzenleriyle birazcik vakit gecirmeye gittik,sorun cikmadi, simdi londraya geldik serildi saatlerdir uyuyor.Ben de cok yorgunum, buyuyunce hatirlamiyacak belki gorduklerini ama yaptim bir cilginlik iste.
fransa tatilinin ayrintilari biraz dinlendikten sonra burdaa!

28 Ağustos 2009

hamlet part two


en sonunda hamlete gecen hafta bilet buluyorum
hem de son performans
kayinvalidem benden daha cok tiyatroya gidiyor,tabi bunu da gormek istiyor,biraz butcemizin ustunde ama yapacak birsey yok,ebayden biletleri aliyoruz 2 tanesi 75 pound.
Napalim kaciricaz yoksa
o gun bir bebegin 1 yas dogumgunu partisi icin Brighton'dayiz
kocama hadi cabuk gec kalicaz demeye erkenden basliyorum,oglumla parti yapilan parkta sincap kovalamayi da ihmal etmiyorum oncesinde.
oyun 7.30 da, benim telasim yuzunden 5 de partiden ayriliyoruz, partideki kadinlara da daha onceki Jude hikayemi anlatiyorum.Evet ben cok hayran degilim ama hayrani olan hatunlara bunu anlatmaya bayiliyorum.
Kocam beni ucuruyor, beni korkutacak kadar hizli kullaniyor.Eve gelip ustumu degisiyorum.Bilet bulamayip Arzu Tramvayi'ni seyrettigim gun kendime aldigim All Saints elbisemi giyecegim.Kahretsin elbise olmuyor, icine zor sigiyorum, nefes almasi gercekten guc.Ama onceden ayakkabimdan takima kadar herseyi hazirlamisim degistirmek istemiyorum.Biraz Vivien Westwood'vari etegi asimetrik kat kat,siyah ustune krem rengi desenli askili elbisem check!Hafif topuklu ayakkabilar (kocamin pek begendigi)onu yuvarlak gri check! Mor birsey takmazsam olmaz, mor tasli gumus kupelerim check! Usurum diye ucuk pembe yakasi gullu ceketim, eh iste ama o da check!
kocam beni pek begeniyor, 5 dakika sonra evinden aldigimiz kayinvalidem de, eh diyorum siz tamam da onemli olan Jude'un begenmesi:)
Panigimizden tiyatroya yarim saat erken variyoruz.Tiyatronun barinda bir icki icmeye karar veriyoruz,hatta ara icin icki siparisi bile veriyoruz.Ben icki sevmem ama bugunun keyfini cikarmaliyim.Oncesinde cok az beyaz sarap ara icin de mohito ismarliyorum.
yerlerimize gidiyoruz vefekat o da nesi!? nooooooooooo!
tahmin ediyordum ama bu kadar kotusunu de beklemiyordum, yerimiz grand circle'in en arka sirasi ve sahneyi bir ucaktan seyreder gibiyiz.Homurdanmaya basliyorum, ayip ya diyorum,bu koltuklari nasil satiyorlar,insan vertigo olur burda.Bizden daha kotusu bizim ustumuzde balkonda oturanlar.Ha ayakta seyredenler de cabasi,onlar mahvolmus insan toplulugu!
kayinvalidem beni yatistirmaya calisiyor,ben kartal gozlerle daha onceki sansima guvenip onlerde oturacak bir yer arastiriyorum, en on sira bos, en on! sahnenin onu! ama beni biletsiz o salona sokmazlar ki. Zaten oyun baslamadi, yerin sahibi de geliverir,beni kaldirirlarsa en onde rezil olurum.Kaderime razi olup yerimde oturuyorum ve oyun basliyor.
yerimden mi oyundan mi ne, yok pek keyif almiyorum.Ben oyuncuyum ,bunu bu kadar arkada seyredemem! himm galiba o kadar muthis bir Hamlet de degil bu derken ara oluyor.Bakiyorum en on hala bos,kayinvalideme ben gidiyorum, sansimi deniycem diyerek asagiya ucuyorum,o ya mohiton diye arkamdan sesleniyor, aman ne mohitosu yaw!
en on siraya yerlesiyorum,kimse gelmesin diye dua ediyorum,gelmiyor,oyunu en onden jude'un damla damla akan terlerini seyrederek, keyfini cikartarak seyrediyorum.Oyunda bir kac defa goz goze geliyoruz.Napsin cocuk, elbisem guzel :)
Bir aktor icin dunyanin en zor rolu bu, eh icinde wow faktoru olmasa da hakkini bir sekilde veriyor cocuk.Kalkiyorum emeklerini ayakta alkisliyorum.Bis selamina cikiyorlar,perde kapaniyor,birbirlerini alkisladigini duyuyoruz,kolay degil 3 ay boyunca deli gibi oynadilar.Once Danimarka'ya sonra New york'a turne yapacaklar,tiyatroda oynamayi ne kadar ozledigimi farkediyorum.Umarim yakinda ben de sahneye donerim diye diliyorum icimden.Cikmak uzere kalkip hareketleniyorum ve Rober Downey Jr'la burun buruna geliyorum!
not 1.bu hikaye burda bitmezdi ama sok gecirdigim icin-cunku benim icin kendisi dunyanin en buyuk aktorlerinden biridir-bir sey diyemedim,ama cidden tam karsimda,40 cm otemdeydi de rahatsiz etmek istemedim.
not 2.daha onceki Jude hikayemi anlattigim cok fena hayran arkadasim bu sefer beni oldurmesin diye kapida paparazziler ve hayranlariyla bekledigim-hayatimda ilk kez boyle bir sey yaptim,utanc verici- Jude Law'un birkac fotosunu o da cep telefonumla cekmeyi basardim.Tam arkamda duran adami taniyip ona elini uzattiginda benim elime carpmasaydi arkadasim icin tam vesikalik cekmis olacaktim ama yuzunun yarisini da cektim,valla pc ye koymadim daha, aslinda buraya yakisicakti.
not 3.yukardaki de benim Jude Law'um onla idare ediverin artik!

21 Ağustos 2009

benim oglum

her sabah
-hayi anneci,kahvalti etmek istemiyom,no breakfast!

her oglen
-ben yemek yemek stemiyorum anneci

her aksam
-its lunch time anneci no dinner time

her aksam
-ben bugun uyumak istemiyorum anneci,uyumuycam.

gecen gun
-senin sutunde meme yok mu artik anneci,sutu..meme..senin memende sut yok mu artik anneci?

otobuste bir anda oksurmeye baslayinca,ne oldugunu sordugumda
-bisi yok anneci,burnuma biber kacti!

bacagimda bir tuy buldu
-bu tuyler cikti yine!

onu babasina her devrettigimde
-istemiyom daddyi anneci, get off daddy!


hemen hemen hergun
-ben titantuma(istanbul) donmek istiyom!burdan gorunmuyo orasi! cok sicak titantum anneci,hot daddy hot!

durup dururken

-ben okula gitmiycem